15 Temmuz 2013 Pazartesi

BEDELSİZ YAŞAYAN VAR MI?

KAZANANLAR KAYBEDENLERDEN DAHA ÇOK BEDEL ÖDER.
Hayata gözlerimizi açtığımız an itibari ile bedel ödemeye başlarız.Ömer Seyfettin buna diet ödemek demiş.Bedelinin ölçüsü var mı? 
Neler için bedel ödedik.Karnenin pekiyi olması için , çok çalıştık oyun zamanlarımızdan çaldık
Para kazanmak için çalışırız,önümüze çıkanları görmektense ezip geçeriz.Hep yarış ve savaşdayız.Sonunda yalnız kalır umursanmayız. 
En çok ne zaman bedel ödediğimizi düşünürüz yada ödettirdiğimiz!. Dışarıdaki sosyal hayatı bırakalım, büyüyoruz kadın ,erkek bir birey oluyoruz.Duygularımızda büyüyor seviyor seviliyoruz.Sonra yaşam başka şekilde yol almaya başlıyor.Bazen güzel bazende çirkin şeyler yaşıyoruz.Kadınlar en çok ihanetten nefret ederler.Bir erkek ,eş, sevgilileri için hayatlarını değiştirirler.Sonrasında ise hayatımıza İHANET girdiğinde değil mi?Bedeli baştan ödemişizdir.Hemde peşin, güven, saygı, sevgi, zaman, inanç hepsi bir anda biter.İhanet edenlerse sadece kaybettiklerinde bir BEDEL ödeyeceğini düşünür.Sonrasında ise bu duyguların yarısını duyan ve hissedenler şanslıdır.
''Gerçekten sadık olduğumuz yegane anlar delice aşık olduğumuz anlardır.Ondan sonra ya sadık görünürüz yada fırsat bulamayız.
İnsan hep değişeceğim diye söz verir.Ama bu sözlerin hiçbir teminatı yoktur.Tam tersine kişinin geçmişi bu sözleri tamamen değersiz kılar.Ama aşıklar çok kötü tüccarlardır.Piyasada 5 paraya kırdırmayacak, senetleri ne bedeller ödeyerek kabul ederler.Değişeceğim sözü ilişkimizi düzeltmekte kullandığımız bozuk bir paradır.Kadınlar özgürlük ve bağımsızlıklarını her şeyin üstünde tutan erkeklere gerçekten aşık olurlar.Kadın erkeğin kendisine bağlanmasını isterken, bilinç altında hiçbir kadına bağlanamayacak yaratılıştaki erkekleri gerçek erkek diye kabul eder.Kadını aşkta perişan eden de içine düştüğü bu paradokstur.Üstelik çoğu zaman herkesin ödeyeceği bedel apaçık ortadadır.Tehlikeli oyunları bu denli cazip kılansa bedellerin asla peşin istenmemesidir.Kader verdiği hazza kıyasla en fahiş bedeli işte bu yüzden ihanet oyuncularından talep eder , ve oyuncular en ağır senetleri çarçabuk imzalayarak atıverirler sahneye...Erkekler de bir gariptir.Mesela bazıları kendisini aldatmayacağından emin olduğu hiçbir kadına aşık olamaz.Bu da bir paradokstur. freeboyy''

  • ''Bazılarımızın hayatı bedel ödemekle geçiyor gibi..Bayan olduğumuz için ödediğimiz bedeller bir yana,daha doğarken seçme şansı verilmediği için ailelerimizle ilgili bedeller,erkek arkadaşlarımızla ilgili bedeller,yaşamımızı idame ettirebilmek ve daha iyiye ulaşmak için ödediğimiz bedeller var..Aslında şöye de denilelebilir mi,bizler yaşamda anlardan-kesitlerden mutlulukluk çıkarmak zorundayız.
    Hayatta kaybetmeyi öğrendikçe,kayıplar yaşadıkça kendi benliğimize sarılmayı öğreniyoruz,tek olmayı öğreniyoruz..Hayat buna bizi mecbur kılıyor..Belki de hayat bizim gibi kadınlarla fazla uğraşıyor!! dik durmaya çalışan,kendi ayaklarının üstünde durabilmek için fazlaca bedel ödememizi istiyor..Ama ne varki bizim gibi güçlü kadınlar için zaman aktıkça tahammülsüzlük sınırı da aşağıya düşüyor.Bizler için birilerini hayatımızdan çıkarıp atmak ve ileriye bakmak düsturu fazla,çünkü bizler artık birer yorgun savaşçıyız..Çalışan,para kazanan,bekar kadınlardan bahsediyorum.
    Bizler sıkıntı ve bunalımlarımızı kendi içimizde çözmeye alışmış, hayatın tüm sorumluluklarını üstlenmiş kadınlarız. Zamanında erkek arkadaşlarımızdan beklemediğimiz darbeler alan, terk edilen,ailelerimizden yabancılık-bencillik görmüş kadınlarız..Uzun süreli bir kaç beraberlikten sonra aslında erkeklerin duygu durumlarının testesteron hormanlarıyla ilişkili olduğunu, dolayısı ile araya zaman girdikçe bu deli gibi sevme durumlarının yerini onlar için yeni önem arzeden kadınların veya paranın aldığını gören kadınlarız..Bizler erkeklerin kadınlara karşı "ölüyorum, bitiyorum,sensiz olamam safhasından" sonra, palazlandıklarında ve sevgimizi gördükten sonra,alışkanlığa dönüştüğü anda saman altından su yürütüldüğünü gören,bir erkeğin sıfırdan, ortanın üstü bir kademeye geldiğinde gözlerinin açıldığını gören kadınlarız.Tabi bizler,saflıkla senelerce bir erkeği adam etmeye uğraşıp,kendimizden yaptığımız fedakarlıkların onlar tarafından hiçe sayıldığını ve hatta hor görüldüğünü tadan kadınlarız. Dolayısıile artık bizim gibi kadınlara,aşk sözcükleri ve sevgi pötürcükleri çekici gelmiyor,gelemiyor !! 
    Boğaziçi mezunu,yeni boşanmış bir arkadaşımın tecrübesini burdan paylaşmak istiyorum.Eski eşi,Anadolu'dan okulu kazanıp İstanbul'a geldiğinde henüz kıymalı börek yememişken,10 sene ve bir evlilik sonunda diesel kot ve new balance ayakkabı ile reina,sortielerden çıkmayan ve her gece farklı kızların peşinde koşmaktan helak olan bir adam halini almış durumda..söylemeye gerek var mı bilmiyorum ama oğlan kozasını kırmaya başladığında eşini de hayatından çıkartıyor.
    İşte biz kadınlar erkeklere,giyinmesini, oturmasını, kalkmasını, yemesini, içmesini, giyinmesini,bir bayana nasıl davranılması gerektiğini öğreten kadınlardanız..Erkek tatminsizliğini gören kadınlarız.Son olarak şunu da eklemek isterim ki,biz gayet sağlıklı,erkeklerle flört etmeyi seven ama aklı başında kadınlarız,böyle olmak istermiydik? diye bazen kendimize sorsak da,özünde hayat bize bedeller ödetmiş ve bu halimizden mutlu olmaktan başka yapacak bir şey var gibi görünmüyor..Ha sakın sizi yanıltmasın,bizler gayet neşeli ve hayat dolu,hayattan keyif almasını bilen kadınlarız..hayat güzel ve yaşamaya değer...Sevgilerle A.Gül''


Hiç yorum yok: